17 Aralık 2015 Perşembe

Stajer Öğrenci Çalıştırılması

İşletmelerde zorunlu olarak stajyer çalıştırılması ile ilgili esaslar 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda düzenlenmiştir. Söz konusu Kanun kapsamında stajyer çalıştırılmasına ilişkin önemli hususlar aşağıda yer almaktadır.

Stajyer çalıştırmak zorunlu mu?
10 ve daha fazla personel çalıştıran işletmeler, çalıştırdıkları personel sayısının en az %5, en fazla %10’u kadar stajyer öğrenci çalıştırmak zorundadırlar. Kesirler tama iblağ olunur. 10’dan az işçi çalıştıran yerler için stajyer çalıştırmak ihtiyaridir. (3308 sayılı kanun madde 18).

On ve daha fazla personel çalıştıran ve Bakanlıkça işletmelerde mesleki eğitim kapsamına alınan, ancak, beceri eğitimi yaptırmayan işletmeler, beceri eğitimi yaptırması gereken her öğrenci için eğitim süresince her ay 18 yaşını bitirenlere ödenen asgari ücretin net tutarının 1/3’ü nispetinde; yirmi ve daha fazla personel çalıştırılması halinde ise 2/3’ü nispetinde Saymanlık hesabına para yatırmakla yükümlüdürler.

Stajyer olarak çalıştırılabilecek kişiler:
  • Mesleki ve teknik eğitim yapan orta öğretim kurumları
  • Mesleki ve teknik eğitim yapan yüksek öğretim kurumları (Bunlar daha önce kapsamda yoklardı. 6111 sayılı kanun ile kapsama dahil oldular. Yalnız mesleki ve teknik eğitim veren yüksek okullar kapsamda olup diğer üniversiteler kapsamda değildir.) ve
  • Belge ve sertifika programının uygulandığı her tür ve derecedeki örgün eğitim kurumlarında
öğrenci olanlar 3308 sayılı Kanun kapsamında stajyer olarak çalıştırılabilir.

Stajyerlere ödenecek ücret
İşletmelerde meslek eğitimi gören stajyer ücretleri ve ücretlerdeki artışlar okul müdürlükleri ile iş yerleri arasında Bakanlıkça belirlenen esaslara göre tespit edilir.

Bu ücret 20 den fazla çalışanı olan iş yerlerinde net asgari ücretin %30’undan az olamaz. 20’den az çalışanı olan iş yerlerinde ise %15’inden az olamaz.

3308 sayılı kanun kapsamında olmayan stajyerler için ücret ödenmesi zorunlu değildir. Örneğin işletme fakültesindeki öğrencilerin stajyer olması halinde, ücret ödenmesi zorunlu değildir.  Yine de bunlara ücret ödenirse ödemenin tamamı üzerinden vergi kesilir.

Ücretlerden yapılacak vergi ve sosyal güvenlik kesintileri
Stajyerlere ödenen asgari ücreti aşmayan ücretler vergiden müstesnadır.

Stajyerlerin sigorta primleri öğrenim gördükleri okullar tarafından karşılanmaktadır. (3308 sayılı kanun md. 33’e göre sigorta primleri stajyerlerin yaşına uygun asgari ücretin %50’si üzerinden eğitim kurumlarının bütçelerine konan ödenek üzerinden karşılanacaktır).

Sigorta prim oranları, stajyerler bakmakla yükümlü olunan statüsünde ise %1, değiller ise %6,5’dir.

7 Aralık 2015 Pazartesi

Mal Teslim Edilmeden veya Hizmet Tamamlanmadan Önce Fatura Kesilebilir Mi ?

1. GENEL AÇIKLAMA :

      Normal olarak fatura, serbest meslek makbuzu gibi belgeler, mal teslim edildikten veya hizmet tamamlandıktan sonra düzenlenir.

      Ancak alınan avans karşılığında müşterinin isteği üzerine avans makbuzu değil, fatura verilmesi, yine müşterinin talebi doğrultusunda gelecekte teslim edilecek mal veya yapılacak hizmet için fatura düzenlenmesi gibi hallerle karşılaşılmakta, hatta bazı kamu idarelerinin, bütçe ödeneklerini iptale uğratmamak için erken faturalama talebinde bulundukları görülebilmektedir. Satıcının devrolan KDV si, alıcının da ödenecek KDV si çıkan hallerde erken faturalama bir vergi planlaması aracı olarak kullanılmaktadır.

Aşağıdaki bölümlerde fatura ve benzeri belgelerin ve erken (mal tesliminden veya hizmetin bitmesinden önce) düzenlenmesine ilişkin yasal durum ve görüşlerimiz açıklanmıştır.
  
2.   VERGİ USUL KANUNU BAKIMINDAN DURUM :

      Vergi Usul Kanunu’nda malın tesliminden veya hizmetin ifasından önce fatura kesilemeyeceğine dair bir hüküm yoktur.

      Vergi Usul Kanunu’nun 229 uncu maddesinde faturanın tarifi şu şekilde yapılmıştır :

      “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”

      Bu tarif fatura kesiminin, malın tesliminden veya hizmetin ifasından sonra yapılacak bir işlem olduğunu ortaya koymaktadır. Fatura alıcının satıcıya ödeme mükellefiyetini ve içeriğindeki mal veya hizmetin alıcıya intikalini ifade ettiğine göre işlemden sonra düzenlenmesi doğaldır.

Vergi Usul Kanununun 231/5 inci maddesinde “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami 7 gün içinde düzenlenir.” hükmü,  232 nci maddesinde ise satıcıların, “sattıkları emtia” veya “yaptıkları işler” için fatura verecekleri hükmü mevcut olup, bu hükümler de fatura kesiminin malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından sonra olacağını göstermektedir.

Ancak aşağıda açıkladığımız KDV Kanunu’nun 10/b maddesi hükmü, malın tesliminden veya hizmetin ifasından önce de fatura kesilebilmesine dayanak teşkil etmektedir. Bu nedenle erken fatura kesme işleminin mümkün olduğunu, bunun bir suç veya mali yasalara muhalefet sayılamayacağını düşünüyoruz.
  
3.   KDV UYGULAMASI BAKIMINDAN DURUM :

      KDV nin doğuşuna sebebiyet veren olay esas itibariyle KDV ye tabi malın teslim edilmesi veya KDV ye tabi hizmetin tamamlanmasıdır. (KDV Kanunu’nun 10/a maddesi)

      Ancak KDV Kanunu’nun 10/b maddesinde;

      “Malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi

      KDV doğuran olaylardan biri olarak zikredilmektedir.

      BU HÜKÜM, FATURA VEYA BENZERİ BELGELERİN MALIN TESLİMİNDEN VEYA HİZMETİN İFASINDAN ÖNCE DE DÜZENLENEBİLECEĞİ ANLAMINA GELMEKTEDİR.

Söz konusu hüküm yukarıda belirtilen Vergi Usul Kanunu hükümleri ve faturanın hukuki niteliği ile çelişmekte ise de, mevcudiyeti gözardı edilemeyecek bir hükümdür. Kaldı ki birbiri ile çelişen iki hükümden daha sonra yürürlüğe girmiş olan hükmün öncelik taşıdığı şeklindeki hukuk kaidesini de dikkate alarak bu hükmün, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura kesilebilmesini mümkün kıldığı sonucunu çıkarmak gerekir.

Değerli vergi hukukçusu Yılmaz ÖZBALCI, malın tesliminden veya hizmetin ifasından önce fatura kesilebileceğini esastan reddetmekte, hatta böyle bir işlemin naylon fatura düzenlenmesi anlamına geleceğini ifade etmektedir. (III/A-37 sayılı Oluş Sirküleri) KDV Kanununun yukarıdaki 10/b maddesi karşısında bu görüşe katılamıyoruz.
  
4.   MALIN TESLİMİNDEN VEYA HİZMETİN TAMAMLANMASINDAN ÖNCE DÜZENLENMİŞ OLAN FATURANIN NİTELİĞİ VE SONUÇLARI :
  
4.1. Hukuki Açıdan :

Fatura, hukuki sonuçları olan önemli bir belgedir. Ancak Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, salt faturanın bildirilmesi alacak hakkı doğurmaz. Faturayı düzenleyen tacir aradaki ilişkiyi ve malın teslimini de kanıtlamalıdır (Yargıtay 11. HD, 03.04.1978 tarih, E:1978/1788, K:1978/1687).

Fatura düzenlenmiş ve muhatabı bu faturayı tebellüğ ederek sekiz günlük süre içerisinde itiraz etmemişse (TTK. md. 23/2), faturanın mutad münderecatını yani satılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü, bedeli gibi hususları kabul etmiş sayılır.

Hukuki açıdan fatura kesilmiş olmasına rağmen, gerçekte mal teslimi yapılmamış veya hizmet tamamlanmamış ise faturanın delil olabilme niteliğinden yararlanabilmek mümkün olmadığı gibi, alıcının KDV hariç, fatura bedeli kadar borçlandığını söylemek de mümkün değildir. Zira sadece faturanın tebliğ edilmesi ve tebliğden itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesi, sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtı olmadığı gibi, malın teslimi veya hizmetin görüldüğünün de kanıtı değildir. Bu nedenle sözleşmesel ilişkinin inkarı halinde faturayı düzenleyen kimsenin bu ilişkinin varlığını ve malın teslimi veya hizmetin tamamlandığını kanıtlaması gerekmektedir.
Erken kesilmiş fatura muhatabının dikkatli ve tedbirli olması gerekir. Her ne kadar Yargıtay kararlarında, faturada yazılı malların teslim edildiğini ispat yükü satıcıdadır (faturayı düzenleyendedir) denilse de (Yargıtay 11. HD, 16.03.1998 tarih, E:1998/199, K:1998/1772 sayılı kararı), sözleşme ilişkisinin sabit olduğu durumlarda faturanın kendisine tebliğ edildiğini kabul eden muhatap, faturaya süresinde itiraz etmezse veya mal bedelinin ödediğini ispat edemezse mal bedelinden sorumlu olacaktır (Yargıtay 11. HD., 06.02.1998 tarih, E:1997/10728, K:1998/509).

Faturanın normal olarak mal tesliminden veya hizmet intikalinden sonra düzenlenmesi ve gönderilmesi gerekmektedir. Malın tesliminden veya hizmetten önce düzenlenmesi halinde, yukarıda da açıklandığı üzere, karmaşık hukuki sonuçlara neden olmaktadır.
     
Erken kesilmiş faturadaki KDV fatura kesimine bağlı olarak doğduğuna göre, böyle bir faturayı kabul eden alıcı fatura üzerindeki KDV nin mevcudiyetini reddedemez. En azından KDV tutarı kadar satıcıya borçlanmış olur. Fakat henüz malı teslim almadığı veya hizmet tamamlanmadığı için, mal veya hizmet bedeline ilişkin borcunun bulunmadığını ileri sürebilir veya borcunu kabul edip, fatura içeriği malın teslimini veya hizmetin yapılmasını talep hakkına sahip olabilir. Ancak alıcı faturayı kabul etmez ise, KDV tutarı kadar dahi borçlandığı ileri sürülemez.

      Satıcı ise, faturanın alıcı tarafından kabul edilmesi koşuluyla sadece erken kestiği faturanın KDV si kadar alacaklanır. Mal veya hizmet bedelini talep hakkı ise ilgili malı teslimine veya hizmeti yapmasına bağlıdır.
  
4.2. KDV Açısından :

      Erken kesilmiş faturalara ve benzeri belgelere ilişkin KDV nin durumu çok nettir. KDV Kanunu’nun 10/b maddesi uyarınca faturanın kesildiği ay itibariyle KDV doğmuştur. Satıcı bu KDV yi söz konusu aya ilişkin KDV beyannamesinde hesaplanan KDV olarak göstermek zorundadır. Buna mukabil alıcı KDV nin doğmuş ve belgeye bağlanmış olması nedeniyle, söz konusu belgeyi resmi defterine (yevmiye defterine) yazarak, deftere yazdığı ay itibariyle (takvim yılı aşılmamak koşuluyla) KDV indirim hakkını kullanabilir.

      Fatura kesimi ile birlikte  KDV doğduğu için, faturanın kabulüne bağlı olarak KDV tutarı, satıcı açısından alacak, alıcı bakımından ise borç niteliği taşır.
  
4.3. Hasılat ve Gider Açısından :

      Bizim anlayışımıza göre hasılata vücut veren ana unsur malın satış amaçlı olarak teslim edilmesi veya hizmetin yine satış amaçlı olarak tamamlanmasıdır. Fatura erken kesilse de, fatura kesiminde gecikilmiş de olsa hasılatın ait olduğu dönem malın teslim edildiği veya hizmetin tamamlandığı dönemdir.

      Bu nedenle erken fatura kesilmesi, satıcı açısından hasılat kaydedilmesini gerektirmeyeceği gibi alıcıya da gider yazma veya maliyet oluşturma hakkı vermez.

Erken kesilmiş olan faturanın satıcı tarafından kayda alınması bizim anlayışımıza göre şöyle olmalıdır :
     
120
ALICILAR
118

           380
                   
                        GELECEK AYLARA AİT GELİRLER

100
           391
                        HESAPLANAN KDV
18

      Mal teslimatı gerçekleştiğinde satıcı 380 no.lu hesaba karşılık 600 no.lu hesaba alacak vermek suretiyle hasılat kaydını yapacaktır.

      Şayet erken kesilen fatura alıcı açısından doğrudan gider yazılabilecek ise, alıcının yapacağı yevmiye kaydı şöyle olacaktır :
     
180
GELECEK AYLARA AİT GİDERLER
100
191
İNDİRİLECEK KDV
  18

320
SATICILAR
118

      Erken kesilen fatura alıcı açısından maliyet unsuru oluşturacaksa, tek düzen hesap planında böyle bir işlem için açılmış geçici hesap olmadığından 182-189 no.lu hesaplardan biri,”TESLİM ALINACAK MAL VEYA HİZMETLER” adı ile açılarak borç kaydı geçici olarak bu hesaba yapılabilir. Mal teslim alındıktan veya hizmet tamamlandıktan sonra KDV hariç bedel ilgili maliyet hesabına aktarılır.

      Erken kesilmiş faturanın taraflar arasında borç-alacak ilişkisi yaratmayacağı yolunda mutabakat varsa, bu faturanın kayda alınmasında 120 veya 320 no.lu hesaplar yerine kullanılabilecek hazır bir hesap, tek düzen hesap planında yoktur. Hesap planının uygun düşecek boş hesap numaralarından biri açılarak bu hesaba kayıt yapılabilir.

      Bizim görüşlerimiz böyle olmakla beraber, fatura erken kesilmiş de olsa hasılat kaydına konu edilmesi gerektiği yönünde Maliye İdaresi görüşüne rastlanmıştır.

      İstanbul Defterdarlığı’nca verilen 02.04.2004 tarih ve 4186 sayılı Muktezanın son paragrafında şöyle denilmiştir :

      “………………. ticarî kazancın tespitinde tahakkuk esası cari olduğundan ve elde edilen hasılat, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları ifade ettiğinden, 2002 takvim yılında fatura edilerek teknik sorunlar nedeniyle 2003 yılında müşterinize teslimatı yapılan mala ait bedelin tahakkuk tarihi (fatura düzenleme tarihi) itibariyle 2002 takvim yılı kazancınızın tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.”

      Bu Muktezadaki görüşe katılamıyoruz. Çünkü fatura kesimi, karşı tarafın kabulü şartıyla tahakkuk işleminin önemli bir parçası olmakla beraber tek başına tahakkuku sağlamaz. Tahakkuktan söz edebilmek için, faturada yazılı malın teslim edilmiş veya hizmetin tamamlanmış olması da gerekir. Kaldı ki, fatura kesilmekle beraber bu faturanın konusunu teşkil eden mal veya hizmet, henüz oluşmamış, dolayısıyla ileride verilecek mal veya hizmet maliyeti de teşekkül etmemiş olabilir. Maliyetin sıfır veya eksik olduğu bir durumda hasılatın bu eksik maliyet düşülerek vergilemeye tabi tutulması, kazanç üzerinden alınan vergilere ilişkin genel prensiplere aykırıdır.

4.4. Sevk İrsaliyesi Açısından :

      Bilindiği üzere sevk irsaliyesi taşınma esnasında mala eşlik eden ve malın cinsini, miktarını, göndericiyi,  teslimatın yapılacağı kişiyi, yeri ve taşıma nedenini belirten belgedir.

      Vergi Usul Kanununun 230/5 inci maddesine göre, faturada bulunması gereken unsurlardan biri olarak, malın teslim tarihinin ve irsaliye numarasının faturaya yazılması gerekmektedir.

      Faturanın malın tesliminden önce düzenlenmesi halinde, bu faturada malın teslim tarihinin yer alması mümkün olmadığı gibi, henüz taşıma yapılmadığı dolayısıyla irsaliye düzenlenmediği için irsaliye numarasının gösterilmesi de mümkün değildir.

      Bu durumda erken kesilmiş mal faturalarında “Bu faturada gösterilen mal daha sonra teslim edileceğinden teslim tarihi ve irsaliye numarası henüz belli değildir.” şeklinde bir ibareye yer verilmesinin isabetli olacağını düşünüyoruz. Ancak teslim tarihi ve irsaliye numarası, faturada bulunması gerekli bilgiler arasında olduğundan, daha sonra malın irsaliyesi düzenlenip teslimat gerçekleştiğinde teslim tarihinin ve irsaliye numarasının, alıcı ve satıcı tarafından, daha önce kesilmiş olan faturaya yazılması gerekir.
  
4.5.Yatırım İndirimi Açısından :

      Gelir Vergisi Kanununun 19 uncu maddesi kapsamındaki yatırım harcamaları % 40 oranında yatırım indirimine konu edilebilmektedir.

      Ancak iç alımlar itibariyle yatırım harcamasından söz edebilmek için faturanın tek başına yeterli olmadığı faturanın yanı sıra fatura içeriği malın teslim alınmış olması veya hizmetin tamamlanmış olması gerektiği anlaşılmaktadır.

      Buna göre, erken kesilmiş faturalar tek başına yatırım indiriminin dayanağını teşkil edemez. Yatırım indirimi hakkından söz edebilmek için malın teslimi veya hizmetin bitmesi, faturanın da kesilmiş olması gerekir.


24 Kasım 2015 Salı

E- Tebligat

E-Tebligat Nedir?
Elektronik Tebligat, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 456 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği hükümlerine göre tebliği gereken belgelerin, E-Tebligat sistemi ile mükelleflerin elektronik adreslerine tebliğ edilmesidir. Bu tebliğ fiziki ortamda yapılan tebligat ile aynı sonucu doğurmaktadır.
E-Tebligat Ne Zaman Başladı?
E-Tebligat uygulaması 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren başlayacaktır. Ancak, bu tarihten önce E-Tebligat sistemini kullanmak için bildirimde bulunan mükelleflerimize 1 Ekim 2015 tarihinden itibaren elektronik tebligat yapılabilecektir.
E-Tebligat Başvurusunu Kimler Yapabilir?
E-Tebligat başvurusunu, mükelleflerimiz, bizzat kendisi veya kanuni temsilcisi aracılığıyla yapabileceği gibi E-Tebligat ile ilgili işlemleri yapmak üzere özel yetki içeren noterden alınmış vekâletnameyle vekili aracılığı ile de yapılabilir.
E-Tebligat Yapıldığından Nasıl Haberdar Olurum?
E-Tebligat başvurusu yapıldığında ve E-Tebligat gönderildiğinde Elektronik Tebligat Talep Bildiriminde belirtilen telefon numarasına SMS yoluyla ve/veya bildirilen e-posta adresine mail yolu ile bilgilendirme yapılır.
E-Tebligat Sisteminde Hangi Bilgilere Ulaşabilirim?
E- Tebligat sisteminde, Başkanlığımızca düzenlenerek gönderilen belgeler ile bu belgelere ait gönderim tarihi, tebliğ tarihi gibi bilgilere ulaşılabilir.
E-Tebligat Sistemi ile Gönderilen Belgeler Ne Zaman Tebliğ Edilmiş Sayılır?
E-Tebligat sistemi ile gönderilen belgeler, mükellefin elektronik ortamdaki adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılır ve ayrıca posta yoluyla tebligat yapılmaz.
E-Tebligat Bildirimindeki Bilgilerimi Değiştirebilir miyim?
Mükelleflerimiz https://intvrg.gib.gov.tr internet adresine giriş yaparak daha önce bildirim ile bildirdikleri elektronik ortamdaki mevcut bilgilerini güncelleyebilirler.
E-Tebligat Sisteminden Çıkabilir miyim?
Zorunlu veya ihtiyari olarak elektronik tebligat sistemine dahil olan mükelleflerimiz zorunlu olmadıkça sistemden çıkmaları mümkün değildir. Bu zorunluluk halleri; ölüm, gaiplik veya tüzel kişililerde ticaret sicil kaydının (nevi değişikliği ve birleşme halleri dahil) silinmesi gibi hallerdir.
E-Tebligat Sistemine Dahil Olmamanın Cezai Müeyyidesi Var mıdır?
E-Tebligat sistemine dahil olmak zorunda olan mükelleflerimiz, süresinde bildirimde bulunmaz ise Vergi Usul Kanununun Mükerrer 355. maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası ile cezalandırılır. Bu mükelleflerimize re'sen oluşturulan internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi tebliğ edilerek E-Tebligat gönderimi başlatılır.
E-Tebligat Sisteminin Faydaları Nelerdir?
·         Bilgi güvenliğini ve kişisel verilerin korunmasını sağlar.
·         Hizmet kalitesini arttırır.
·         Belgenin içeriğinin başkaları tarafından değiştirilemeyeceğini garanti eder, güvenilirdir.
·         Fiziki ortamda haftalarca süren tebligat işlemi, elektronik tebligat sistemi ile saniyeler içinde gerçekleştirilir.
·         Elektronik tebligat sisteminde, tebligatın ne zaman yapıldığını, gönderen kurumun ve alıcının kim olduğunu, gönderilen tebligatın ve eklerinin ne olduğunu, görüntülenebildiği için herhangi bir ihtilafa yer bırakmaz.  
·         Fiziki ortamda yapılan tebligatlar ücretli iken E-Tebligat ile yapılan tebligatlarda herhangi bir masraf bulunmadığından bütçeye katkı sağlar.
·         E-Tebligat sistemiyle yapılan tebligatlar, kâğıt, zaman ve enerji tasarrufu sağladığı için doğanın, yeşilin ve insanlığın en büyük dostudur.


26 Ekim 2015 Pazartesi

E-Fatura ( Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği - Sıra No: 454 ) Haziran 2015

Maliye Bakanlığından:
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SIRA NO: 454)
1. Giriş
4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 ile mükerrer 242 nci maddelerinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden 14/12/2012 tarihli ve 28497 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 421 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile zorunluluk getirilen mükelleflere ilave olarak elektronik defter tutma ve elektronik fatura (e-fatura) uygulamasına dâhil olma zorunluluğu getirilen mükelleflerin kapsamının genişletilmesi ve ihracat işlemlerinde e-Fatura uygulamasına ilişkin usul ve esaslar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.
2. Elektronik Defter ve Elektronik Fatura Kullanma Zorunluluğu Getirilen Mükellefler
421 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile zorunluluk getirilen mükelleflere ilave olarak aşağıda sayılan mükelleflere elektronik defter tutma ve e-fatura uygulamasına geçme zorunluluğu getirilmiştir.
a) 2014 veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı 10 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler.
b) 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli I sayılı listedeki malların imali, ithali, teslimi vb. faaliyetleri nedeniyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’ndan lisans alan mükellefler. Bayilik lisansı olanlar, münhasıran bu lisansa sahip olmaları nedeniyle bu bent kapsamında değerlendirilmeyecektir.
c) Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli III sayılı listedeki malları imal, inşa ve ithal eden mükellefler.
(a) bendindeki şartı, 2014 hesap döneminde sağlayan mükellefler 1/1/2016 tarihinden itibaren, 2015 veya müteakip hesap dönemlerinde sağlayan mükellefler ise ilgili hesap dönemine ilişkin gelir/kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği tarihi takip eden hesap döneminin başından itibaren, (b) ve (c) bentlerinde sayılanlardan bu Tebliğin yayım tarihinden önce lisans alan veya mükellefiyet tesis ettirenler 1/1/2016 tarihinden itibaren, bu Tebliğin yayım tarihinden sonra lisans alan veya mükellefiyet tesis ettirenler ise, lisans aldıkları ya da mükellefiyet tesis ettirdikleri tarihi izleyen hesap döneminin başından itibaren elektronik fatura ve elektronik defter uygulamasına geçmek zorundadır. Bununla birlikte, lisans ya da mükellefiyet tesis tarihi ile izleyen hesap dönemi arasındaki sürenin üç aydan kısa olması halinde isteyen mükellefler bir sonraki hesap döneminin başından itibaren elektronik defter tutabilecekler ve e-Fatura uygulamasına geçebileceklerdir.
Örnek 1: (A) A.Ş. 2015 hesap dönemi sonu itibarıyla 10 Milyon TL brüt satış hasılatını aşmıştır. Bu durumda (A) A.Ş.’nin 31/12/2016 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak 1/1/2017 tarihinden itibaren elektronik defter tutmak ve e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.
Örnek 2: 1/7/XXXX-30/6/XXXX özel hesap dönemine tabi (B) Ltd. Şti. 30/6/2016 hesap dönemi sonu itibarıyla 10 Milyon TL brüt satış hasılatına ulaşmış bulunmaktadır. Bu durumda (B) Ltd. Şti.’nin, 30/6/2017 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak, kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği tarihi (31/10/2016) izleyen özel hesap döneminin başlangıcı olan 1/7/2017 tarihinden itibaren elektronik defter tutmak ve e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.
Örnek 3: (C) A.Ş. ÖTV I sayılı listedeki mallara ilişkin teslim faaliyetinde bulunması sebebiyle EPDK’dan 5/5/2012 tarihinde lisans almıştır. Buna göre, bu Tebliğin yayım tarihinden önce lisans alan (C) A.Ş.’nin 31/12/2015 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak 1/1/2016 tarihinden itibaren elektronik defter tutmak ve e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.
Örnek 4: (E) A.Ş. ticari faaliyeti ile ilgili olarak 5/5/2016 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurarak Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli III sayılı listeden dolayı mükellefiyet tesis ettirmiştir. Buna göre, bu Tebliğin yayım tarihinden sonra ÖTV III sayılı listedeki mallar nedeniyle mükellefiyet tesis ettiren (E) A.Ş.’nin, e-fatura ve e-defter uygulamasına geçmek için 31/12/2016 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak 1/1/2017 tarihinden itibaren elektronik defter tutmak ve e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.
Örnek 5: (F) A.Ş. ticari faaliyeti ile ilgili olarak 5/10/2015 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurarak Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli III sayılı listeden dolayı mükellefiyet tesis ettirmiştir. Bu durumda, bu Tebliğin yayım tarihinden sonra ÖTV III sayılı listedeki mallar nedeniyle mükellefiyet tesis ettiren (F) A.Ş., mükellefiyet tesis tarihi ile izleyen hesap döneminin başlangıcı olan 1/1/2016 tarihi arasındaki sürenin üç aydan kısa olması nedeni ile 31/12/2015 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak 1/1/2016 tarihinden itibaren elektronik defter tutup  ve e-Fatura uygulamasına geçebileceği gibi; söz konusu uygulamalara 31/12/2016 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak 1/1/2017 tarihinden itibaren de geçebilecektir.
10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar ile iktisadi kamu kuruluşlarının bu Tebliğ kapsamında elektronik fatura uygulamasına geçme ve elektronik defter tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Bu Tebliğ kapsamında elektronik fatura ve elektronik defter uygulamasına geçme zorunluluğu getirilen mükellefler; tam bölünme, birleşme (devralma şeklinde birleşme ve yeni kuruluş şeklinde birleşme) veya tür (nev’i) değişikliğine gitmeleri halinde devrolunan veya birleşilen tüzel kişi mükellefler ile tam bölünme veya tür (nev’i) değişikliği sonucunda ortaya çıkan yeni tüzel kişi mükellefler de e-Fatura uygulamasına geçmek ve elektronik defter tutmak zorundadır. Bu durumda uygulamalara geçme süresi hiçbir koşulda işlemin ticaret siciline tescil tarihini izleyen ayın başından itibaren 3 ayı geçemez.
3. İhracat İşlemlerinde e-Fatura Uygulaması
e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesi kapsamındaki mal ihracı ve yolcu beraberi eşya ihracı (Türkiye’de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında fatura düzenleyecek olanlar, bahsi geçen faturalarını da 1/1/2016 tarihinden itibaren e-fatura olarak düzenleyeceklerdir. Söz konusu faturaların e-fatura olarak düzenlenmesi ve gönderilmesine ilişkin usul ve esaslar ile uygulamadan yararlanma yöntemleri www.efatura.gov.tr adresinde yayımlanan “e-Fatura Uygulaması Gümrük İşlemleri Kılavuzu”nda ayrıntılı olarak açıklanacaktır.
Tebliğ olunur.

15 Ekim 2015 Perşembe

Uzun Süreli Raporlu Olanların Yıllık İzin Süresi Başlangıç Tarihi

Yıllık izin süreleri 4857 sayılı Kanunda belirlenmiştir.
İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir.

Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez.
Niteliklerinden ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara bu Kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümleri uygulanmaz.
İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;
a) Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara on dört günden,
b) Beş yıldan fazla on beş yıldan az olanlara yirmi günden,
c) On beş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmi altı günden,
Az olamaz.
Ancak on sekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz.
Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir.

Bazı durumlarda çalışan işçiler uğramış oldukları kaza yada hastalıklar nedeni ile uzun vadeli rapor alarak istirahatli olabiliyorlar.
Bu durumda işverenler yıllık izin tespitinde ise nasıl bir yol izleyeceklerdir.

Bunun içinde ihbar öneli süreleri dikkate alınıyor.

İş sözleşmeleri;
a) İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak iki hafta sonra,
b) İşi altı aydan bir buçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta sonra,
c) İşi bir buçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak altı hafta sonra,
d) İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirim yapılmasından başlayarak sekiz hafta sonra,
Feshedilmiş sayılır.
Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.

Örneğimizle konuyu açıklamak istersek;
(A)   A.Ş. çalışanı Mehmet Bey geçirdiği ağır trafik kazası sonucu işyerinden 5 aylık sağlık raporu ile ayrı kalmıştır.Bu durumda yıllık izin süresi tespiti için o tarihteki hizmet süresine  göre hesaplanacak bildirim süresine altı hafta daha eklenir ve eğer raporlu olduğu süre bu şekilde hesaplanacak süreden daha fazla ise, fazla olan kısım yıllık ücretli izninin hesaplanmasında değerlendirmeye alınmaz.

Mehmet Bey çalıştığı işyerinde 2 yılık Kıdeme sahiptir.01.02.2010 tarihinden itibaren (A) A.Ş. çalışmaya başlamıştır.
İlk yıllık izin dönemi ise 01.02.2011 tarihinde hak etmiş ve  14 gün olarak kullanmıştır.
01.05.2011 ve 01.10.2011 arasında trafik kazasından dolayı 5 ay raporlu olmuştur.

2012 yılında izin hakkının başlangıç süresi için 2 yıldan fazla hizmet süresi olanlar için ihbar öneli 6 haftadır ve uzun süreli raporlar için6 hafta eklenecek  12 hafta bulunarak yıllık izin hakkı  hesaplarken çalışılmış gibi sayılacak, geri kalan süre ise değerlendirmeye alınmayacaktır.

12 haftanın karşılığı 3 aylık süreye denk geldiğinden 5 aydan düşüldüğünde 2 ay kadar süre ileriye taşınarak 2012 yılına ait yıllık izin için başlangıç tarihi 01.04.2012 tarihinden itibaren başlayacaktır.

14 Ekim 2015 Çarşamba

Tevkifat

Tevkifat nedir?
Tevkifat sözlük anlamı olarak para konusunda kesintiler anlamdındadır. Vergi ile ilgili konularla muhattap olanların pekde yabancı olmadıkları bir konu.

Gelir vergisi tevkifatı nedir?
Gelir vergisi yasasının 94. maddesinde sayılan gelir türleri üzerinden, yasa maddesinde yer alan ve Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmiş oranlarda yapılan kesinti, gelir vergisi tevkifatı olarak adlandırılır.

Tevkifatlı fatura nedir?
Tevkifatlı faturanın normal fatura ve irsaliyeli faturadan bir farkı yoktur buradaki tek ayrım kdv ayrımıdır, devletin oto kontrol sağlıyarak alacağı olan kdv'yi sadece satıcı kanalı ile almak yerine ödeme ediminin düzgün olması için alıcı ve satıcı arasında bölüştürerek her ikisinden'de almasıdır.
Tevkifat yapacak kuruluşlar hangileridir?
1- Genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyeler,Köyler ve bunların teşkil ettikleri birlikler,
2- Döner sermayeli kuruluşlar,
3- Kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları,
4- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
5- Üniversiteler (vakıf üniversiteleri hariç),
6- Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları,
7- Bankalar ve özel finans kurumları,
8- Kamu iktisadi teşebbüsleri (Kamu İktisadi Kuruluşları, İktisadi Devlet Teşekkülleri),
9- Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar,
10- Organize sanayi bölgeleri ile menkul kıymetler, vadeli işlemler borsaları dahil bütün borsalar,
11- Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan kurum ve kuruluşlara ait olan (tek başına ya da birlikte) kurum, kuruluş ve işletmeler,
12- Hisse senetleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsasına kote edilmiş şirketler.
Tevkifat uygulanacak işlemler nelerdir?
1- Yapım işleri ile bu işlere ilişkin mühendislik-mimarlık ve etüt-proje hizmetleri,
2- Temizlik, bahçe ve çevre bakım hizmetleri,
3- Özel güvenlik hizmetleri,
4- Makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtlara ait tadil, bakım ve onarım hizmetleri,
5- Her türlü yemek servisi,
6- Danışmanlık ve denetim hizmetleri,
7- Yapı denetim hizmetleri,
8- Hisse senetleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsasına kote edilmiş şirketler.
Tevkifat uygulanmayacak durumlar nelerdir?

Tevkifat kapsamına giren bu işlemlerin tamamı “hizmet” mahiyetindedir. Katma Değer Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde tanımı verilen “teslim” mahiyetindeki işlemler bu bölümde düzenlenen tevkifat uygulaması kapsamına girmemektedir.Bu nedenle yukarıda sayılan kurum ve kuruluşların, tevkifat kapsamına giren hizmetlerde kullanılacak olanlar da dahil olmak üzere piyasadan yapacakları her türlü mal alımında tevkifat uygulanmayacaktır. Ancak kapsama giren hizmetleri ifa edenlerin bu amaçla kullandıkları mal, madde ve malzemelere ait tutarlar hizmet bedelinden düşülmeyecek, tevkifat, kullanılan malzemelere ait tutarlar da dahil olmak üzere toplam hizmet bedeli üzerinden hesaplanacaktır.

13 Ekim 2015 Salı

İsteğe Bağlı Sigortalılık

 Bir işyerinde 4/a yani SSK kapsamında çalışma imkanı bulunmayan fakat SSK’lı olursa daha erken emekli olabilecek kişiler için isteğe bağlı ssk ödemek çok daha avantajlı olmaktadır.
İsteğe bağlı ssk ödeme şartları nelerdir, kimler isteğe bağlı SSK’ ya prim ödeyerek emekli olabilir.
Devlet Memurlarında İsteğe bağlı Sigortalılık İsteğe bağlı tarım ssk (ek/5) ödeme şartları nelerdir?
- 5510 Sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)(SSK), (b)(Bağkur) ve (c)(Emekli Sandığı) bentleri ile 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi ve 2925 sayılı Kanun kapsamında çalışmamak,
- İsteğe bağlı sigortalı veya isteğe bağlı iştirakçi olmamak,
- Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklardan kendi sigortalılıklarından dolayı gelir veya aylık almamak,
- 18 yaşını doldurmuş olmak,

2015 İsteğe Bağlı Sigorta Prim Tutarları Tarım Bağ-Kur’lulardan geliri düşük olanlar isteğe bağlı ssk kapsamında prim ödeyebilirler mi?
5510 Sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamında(Tarım Bağkurlu) sigortalı olup yıllık tarımsal faaliyet gelirleri içindeki kazancının asgari ücretin altına düştüğünü muafiyet belgesi ile belgeleyen sigortalılar yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının prime esas günlük kazanç alt sınırına göre belirlenen tutardan az olduğunu “Sigortalılık Muafiyet Belgesi” ile belgeleyenler ek 5 inci maddeye göre isteğe bağlı sigortalı olabilirler.

İsteğe bağlı tarım ssk (Ek/5) için başvuru nasıl yapılır, gerekli belgeler nelerdir?
Tarım işlerinde süreksiz çalışanların “Tarım İşlerinde Hizmet Akdiyle Süreksiz Çalışanlara Ait Giriş Bildirgesi”ni (EK-11) sürekli ikametlerinin ya da çalıştıkları yerin bağlı bulunduğu muhtarlık ile ikamet ettikleri veya çalıştıkları il ya da ilçede bulunan tarım müdürlüklerine onaylatıp, sürekli ikametlerinin bağlı olduğu veya çalıştıkları sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine müracaat etmeleri gerekmekte olup, sigortalılıkları müracaat ettikleri tarih itibariyle başlatılmaktadır.

Posta ile başvuruda sigorta başlangıcı olarak hangi tarih esas alınır?

Tarım veya orman işlerinde süreksiz sigortalılığın başlangıç tarihinin belirlenmesinde SSİY’nin 124 üncü maddesi gereğince adi posta veya kargo ile veya Sosyal Güvenlik Kurumuna doğrudan yapılan başvuru ve bildirimlerde, başvuru veya bildirimin Sosyal Güvenlik Kurumunun gelen evrak kayıtlarına intikal tarihi; taahhütlü, iadeli taahhütlü veya acele posta servisi yolu ile yapılan başvuru ve bildirimlerde ise başvuru veya bildirimin postaya verildiği tarih başvuru veya bildirim tarihi olarak kabul edilecektir.

İsteğe bağlı ssk (ek/5) kapsamındaki sigortalılık hangi hallerde sona erer?
5510 Sayılı Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanların sigortalılığı;
- 5510 Sayılı Kanunun 4 üncü maddeye istinaden sigortalı olarak çalışmaya başlamaları halinde çalışmaya başladıkları tarihten,
- Sigortalılıklarını sona erdirme talebinde bulunanların talep tarihinden,
- Prim borcu bulunanlardan talepte bulunanların primi ödenmiş son günden ya da prim ödemek istediği ayın sonundan,
- Gelir ya da aylık talebinde bulunanların aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden,
- Ölen sigortalının ölüm tarihinden,
İtibaren sonlandırılır.