Maliye Bakanlığından:
VERGİ USUL
KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SIRA NO:
454)
1. Giriş
4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
mükerrer 257 ile mükerrer 242 nci maddelerinin Maliye Bakanlığına verdiği
yetkiye istinaden 14/12/2012 tarihli ve 28497 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan 421 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile zorunluluk
getirilen mükelleflere ilave olarak elektronik defter tutma ve elektronik
fatura (e-fatura) uygulamasına dâhil olma zorunluluğu getirilen mükelleflerin
kapsamının genişletilmesi ve ihracat işlemlerinde e-Fatura uygulamasına
ilişkin usul ve esaslar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.
2. Elektronik Defter ve Elektronik Fatura Kullanma
Zorunluluğu Getirilen Mükellefler
421 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği
ile zorunluluk getirilen mükelleflere ilave olarak aşağıda sayılan mükelleflere
elektronik defter tutma ve e-fatura uygulamasına geçme zorunluluğu
getirilmiştir.
a) 2014 veya müteakip hesap dönemleri brüt satış
hasılatı 10 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler.
b) 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim
Vergisi Kanununa ekli I sayılı listedeki malların imali, ithali, teslimi vb.
faaliyetleri nedeniyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’ndan lisans
alan mükellefler. Bayilik lisansı olanlar, münhasıran bu lisansa sahip
olmaları nedeniyle bu bent kapsamında değerlendirilmeyecektir.
c) Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli III sayılı
listedeki malları imal, inşa ve ithal eden mükellefler.
(a) bendindeki şartı, 2014 hesap döneminde sağlayan
mükellefler 1/1/2016 tarihinden itibaren, 2015 veya müteakip hesap
dönemlerinde sağlayan mükellefler ise ilgili hesap dönemine ilişkin
gelir/kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği tarihi takip eden hesap
döneminin başından itibaren, (b) ve (c) bentlerinde sayılanlardan bu Tebliğin
yayım tarihinden önce lisans alan veya mükellefiyet tesis ettirenler 1/1/2016
tarihinden itibaren, bu Tebliğin yayım tarihinden sonra lisans alan veya
mükellefiyet tesis ettirenler ise, lisans aldıkları ya da mükellefiyet tesis
ettirdikleri tarihi izleyen hesap döneminin başından itibaren elektronik
fatura ve elektronik defter uygulamasına geçmek zorundadır. Bununla birlikte,
lisans ya da mükellefiyet tesis tarihi ile izleyen hesap dönemi arasındaki
sürenin üç aydan kısa olması halinde isteyen mükellefler bir sonraki hesap
döneminin başından itibaren elektronik defter tutabilecekler ve e-Fatura
uygulamasına geçebileceklerdir.
Örnek 1: (A) A.Ş. 2015 hesap dönemi sonu itibarıyla 10
Milyon TL brüt satış hasılatını aşmıştır. Bu durumda (A) A.Ş.’nin 31/12/2016
tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını
tamamlayarak 1/1/2017 tarihinden itibaren elektronik defter tutmak ve
e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.
Örnek 2: 1/7/XXXX-30/6/XXXX özel hesap dönemine tabi
(B) Ltd. Şti. 30/6/2016 hesap dönemi sonu itibarıyla 10 Milyon TL brüt satış
hasılatına ulaşmış bulunmaktadır. Bu durumda (B) Ltd. Şti.’nin, 30/6/2017
tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını
tamamlayarak, kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği tarihi (31/10/2016)
izleyen özel hesap döneminin başlangıcı olan 1/7/2017 tarihinden itibaren
elektronik defter tutmak ve e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.
Örnek 3: (C) A.Ş. ÖTV I sayılı listedeki mallara
ilişkin teslim faaliyetinde bulunması sebebiyle EPDK’dan 5/5/2012 tarihinde
lisans almıştır. Buna göre, bu Tebliğin yayım tarihinden önce lisans alan (C)
A.Ş.’nin 31/12/2015 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp
hazırlıklarını tamamlayarak 1/1/2016 tarihinden itibaren elektronik defter
tutmak ve e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.
Örnek 4: (E) A.Ş. ticari faaliyeti ile ilgili olarak
5/5/2016 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurarak Özel Tüketim
Vergisi Kanununa ekli III sayılı listeden dolayı mükellefiyet tesis
ettirmiştir. Buna göre, bu Tebliğin yayım tarihinden sonra ÖTV III sayılı
listedeki mallar nedeniyle mükellefiyet tesis ettiren (E) A.Ş.’nin, e-fatura
ve e-defter uygulamasına geçmek için 31/12/2016 tarihine kadar (bu tarih
dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak 1/1/2017
tarihinden itibaren elektronik defter tutmak ve e-Fatura uygulamasına geçmek
zorundadır.
Örnek 5: (F) A.Ş. ticari faaliyeti ile ilgili olarak
5/10/2015 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurarak Özel Tüketim
Vergisi Kanununa ekli III sayılı listeden dolayı mükellefiyet tesis
ettirmiştir. Bu durumda, bu Tebliğin yayım tarihinden sonra ÖTV III sayılı
listedeki mallar nedeniyle mükellefiyet tesis ettiren (F) A.Ş., mükellefiyet
tesis tarihi ile izleyen hesap döneminin başlangıcı olan 1/1/2016 tarihi
arasındaki sürenin üç aydan kısa olması nedeni ile 31/12/2015 tarihine kadar
(bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak
1/1/2016 tarihinden itibaren elektronik defter tutup ve e-Fatura
uygulamasına geçebileceği gibi; söz konusu uygulamalara 31/12/2016 tarihine
kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak
1/1/2017 tarihinden itibaren de geçebilecektir.
10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi
ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar ile
iktisadi kamu kuruluşlarının bu Tebliğ kapsamında elektronik fatura
uygulamasına geçme ve elektronik defter tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Bu Tebliğ kapsamında elektronik fatura ve elektronik
defter uygulamasına geçme zorunluluğu getirilen mükellefler; tam bölünme,
birleşme (devralma şeklinde birleşme ve yeni kuruluş şeklinde birleşme) veya
tür (nev’i) değişikliğine gitmeleri halinde devrolunan veya birleşilen tüzel
kişi mükellefler ile tam bölünme veya tür (nev’i) değişikliği sonucunda
ortaya çıkan yeni tüzel kişi mükellefler de e-Fatura uygulamasına geçmek ve
elektronik defter tutmak zorundadır. Bu durumda uygulamalara geçme süresi
hiçbir koşulda işlemin ticaret siciline tescil tarihini izleyen ayın başından
itibaren 3 ayı geçemez.
3. İhracat İşlemlerinde e-Fatura Uygulaması
e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden,
25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci
maddesi kapsamındaki mal ihracı ve yolcu beraberi eşya ihracı (Türkiye’de
ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında fatura
düzenleyecek olanlar, bahsi geçen faturalarını da 1/1/2016 tarihinden
itibaren e-fatura olarak düzenleyeceklerdir. Söz konusu faturaların e-fatura
olarak düzenlenmesi ve gönderilmesine ilişkin usul ve esaslar ile uygulamadan
yararlanma yöntemleri www.efatura.gov.tr adresinde yayımlanan “e-Fatura
Uygulaması Gümrük İşlemleri Kılavuzu”nda ayrıntılı olarak açıklanacaktır.
Tebliğ olunur.
|
26 Ekim 2015 Pazartesi
E-Fatura ( Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği - Sıra No: 454 ) Haziran 2015
15 Ekim 2015 Perşembe
Uzun Süreli Raporlu Olanların Yıllık İzin Süresi Başlangıç Tarihi
Yıllık izin süreleri 4857 sayılı Kanunda belirlenmiştir.
İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak
üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir.
Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez.
Niteliklerinden
ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara bu
Kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümleri uygulanmaz.
İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;
a) Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara on dört günden,
b) Beş yıldan fazla on beş yıldan az olanlara yirmi günden,
c) On beş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmi altı günden,
Az olamaz.
Ancak on sekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı
yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz.
Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile
artırılabilir.
Bazı durumlarda çalışan işçiler uğramış oldukları kaza yada hastalıklar
nedeni ile uzun vadeli rapor alarak istirahatli olabiliyorlar.
Bu durumda işverenler yıllık izin tespitinde ise nasıl bir yol
izleyeceklerdir.
Bunun içinde ihbar öneli süreleri dikkate alınıyor.
İş sözleşmeleri;
a) İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için,
bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak iki hafta sonra,
b) İşi altı aydan bir buçuk yıla kadar sürmüş
olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta
sonra,
c) İşi bir buçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş
olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak altı hafta sonra,
d) İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için,
bildirim yapılmasından başlayarak sekiz hafta sonra,
Feshedilmiş sayılır.
Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile
artırılabilir.
Örneğimizle konuyu açıklamak istersek;
(A) A.Ş.
çalışanı Mehmet Bey geçirdiği ağır trafik kazası sonucu işyerinden 5 aylık
sağlık raporu ile ayrı kalmıştır.Bu durumda yıllık izin süresi tespiti için o
tarihteki hizmet süresine göre hesaplanacak bildirim süresine altı
hafta daha eklenir ve eğer raporlu olduğu süre bu şekilde hesaplanacak süreden
daha fazla ise, fazla olan kısım yıllık ücretli izninin hesaplanmasında
değerlendirmeye alınmaz.
Mehmet Bey çalıştığı işyerinde 2 yılık Kıdeme sahiptir.01.02.2010
tarihinden itibaren (A) A.Ş. çalışmaya başlamıştır.
İlk yıllık izin dönemi ise 01.02.2011 tarihinde hak etmiş ve 14
gün olarak kullanmıştır.
01.05.2011 ve 01.10.2011 arasında trafik kazasından dolayı 5 ay raporlu
olmuştur.
2012 yılında izin hakkının başlangıç süresi için 2 yıldan fazla
hizmet süresi olanlar için ihbar öneli 6 haftadır ve uzun süreli
raporlar için6 hafta eklenecek 12 hafta bulunarak yıllık
izin hakkı hesaplarken çalışılmış gibi sayılacak, geri kalan süre
ise değerlendirmeye alınmayacaktır.
12 haftanın karşılığı 3 aylık süreye denk geldiğinden 5 aydan düşüldüğünde
2 ay kadar süre ileriye taşınarak 2012 yılına ait yıllık izin için başlangıç tarihi 01.04.2012
tarihinden itibaren başlayacaktır.
14 Ekim 2015 Çarşamba
Tevkifat
Tevkifat nedir?
Tevkifat sözlük anlamı olarak para
konusunda kesintiler anlamdındadır. Vergi ile ilgili konularla muhattap
olanların pekde yabancı olmadıkları bir konu.
Gelir vergisi tevkifatı nedir?
Gelir vergisi yasasının
94. maddesinde sayılan gelir türleri üzerinden, yasa maddesinde yer alan ve
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmiş oranlarda yapılan kesinti, gelir vergisi tevkifatı
olarak adlandırılır.
Tevkifatlı fatura nedir?
Tevkifatlı faturanın normal fatura ve
irsaliyeli faturadan bir farkı yoktur buradaki tek ayrım kdv ayrımıdır,
devletin oto kontrol sağlıyarak alacağı olan kdv'yi
sadece satıcı kanalı ile almak yerine ödeme ediminin düzgün olması için alıcı
ve satıcı arasında bölüştürerek her ikisinden'de almasıdır.
Tevkifat yapacak kuruluşlar hangileridir?
1- Genel bütçeye dahil daireler, katma
bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyeler,Köyler ve bunların teşkil
ettikleri birlikler,
2- Döner sermayeli kuruluşlar,
3- Kanunla kurulan kamu kurum ve
kuruluşları,
4- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
5- Üniversiteler (vakıf üniversiteleri
hariç),
6- Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği
haiz emekli ve yardım sandıkları,
7- Bankalar ve özel finans kurumları,
8- Kamu iktisadi teşebbüsleri (Kamu
İktisadi Kuruluşları, İktisadi Devlet Teşekkülleri),
9- Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar,
10- Organize sanayi bölgeleri ile menkul
kıymetler, vadeli işlemler borsaları dahil bütün borsalar,
11- Yarıdan fazla hissesi doğrudan
yukarıda sayılan kurum ve kuruluşlara ait olan (tek başına ya da birlikte)
kurum, kuruluş ve işletmeler,
12- Hisse senetleri İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasına kote edilmiş şirketler.
Tevkifat uygulanacak işlemler nelerdir?
1- Yapım işleri ile bu işlere ilişkin
mühendislik-mimarlık ve etüt-proje hizmetleri,
2- Temizlik, bahçe ve çevre bakım
hizmetleri,
3- Özel güvenlik hizmetleri,
4- Makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtlara
ait tadil, bakım ve onarım hizmetleri,
5- Her türlü yemek servisi,
6- Danışmanlık ve denetim hizmetleri,
7- Yapı denetim hizmetleri,
8- Hisse senetleri İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasına kote edilmiş şirketler.
Tevkifat uygulanmayacak durumlar nelerdir?
Tevkifat kapsamına giren bu işlemlerin
tamamı “hizmet” mahiyetindedir. Katma Değer Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde
tanımı verilen “teslim” mahiyetindeki işlemler bu bölümde düzenlenen tevkifat uygulaması
kapsamına girmemektedir.Bu nedenle yukarıda sayılan kurum ve kuruluşların,
tevkifat kapsamına giren hizmetlerde kullanılacak olanlar da dahil olmak üzere
piyasadan yapacakları her türlü mal alımında tevkifat uygulanmayacaktır. Ancak
kapsama giren hizmetleri ifa edenlerin bu amaçla kullandıkları mal, madde ve
malzemelere ait tutarlar hizmet bedelinden düşülmeyecek, tevkifat, kullanılan
malzemelere ait tutarlar da dahil olmak üzere toplam hizmet bedeli üzerinden
hesaplanacaktır.
13 Ekim 2015 Salı
İsteğe Bağlı Sigortalılık
Bir işyerinde 4/a yani SSK kapsamında çalışma imkanı
bulunmayan fakat SSK’lı olursa daha erken emekli olabilecek kişiler için isteğe
bağlı ssk ödemek çok daha avantajlı olmaktadır.
İsteğe bağlı ssk ödeme şartları nelerdir, kimler isteğe bağlı
SSK’ ya prim ödeyerek emekli olabilir.
Devlet Memurlarında İsteğe bağlı Sigortalılık İsteğe bağlı tarım ssk
(ek/5) ödeme şartları nelerdir?
- 5510 Sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)(SSK), (b)(Bağkur) ve (c)(Emekli Sandığı) bentleri ile 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi ve 2925 sayılı Kanun kapsamında çalışmamak,
- İsteğe bağlı sigortalı veya isteğe bağlı iştirakçi olmamak,
- Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklardan kendi sigortalılıklarından dolayı gelir veya aylık almamak,
- 18 yaşını doldurmuş olmak,
- 5510 Sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)(SSK), (b)(Bağkur) ve (c)(Emekli Sandığı) bentleri ile 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi ve 2925 sayılı Kanun kapsamında çalışmamak,
- İsteğe bağlı sigortalı veya isteğe bağlı iştirakçi olmamak,
- Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklardan kendi sigortalılıklarından dolayı gelir veya aylık almamak,
- 18 yaşını doldurmuş olmak,
2015 İsteğe Bağlı Sigorta Prim Tutarları Tarım Bağ-Kur’lulardan geliri
düşük olanlar isteğe bağlı ssk kapsamında prim ödeyebilirler mi?
5510 Sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamında(Tarım Bağkurlu) sigortalı olup yıllık tarımsal faaliyet gelirleri içindeki kazancının asgari ücretin altına düştüğünü muafiyet belgesi ile belgeleyen sigortalılar yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının prime esas günlük kazanç alt sınırına göre belirlenen tutardan az olduğunu “Sigortalılık Muafiyet Belgesi” ile belgeleyenler ek 5 inci maddeye göre isteğe bağlı sigortalı olabilirler.
5510 Sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamında(Tarım Bağkurlu) sigortalı olup yıllık tarımsal faaliyet gelirleri içindeki kazancının asgari ücretin altına düştüğünü muafiyet belgesi ile belgeleyen sigortalılar yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının prime esas günlük kazanç alt sınırına göre belirlenen tutardan az olduğunu “Sigortalılık Muafiyet Belgesi” ile belgeleyenler ek 5 inci maddeye göre isteğe bağlı sigortalı olabilirler.
İsteğe bağlı tarım ssk (Ek/5) için başvuru nasıl yapılır, gerekli belgeler nelerdir?
Tarım işlerinde süreksiz çalışanların “Tarım İşlerinde Hizmet Akdiyle Süreksiz Çalışanlara Ait Giriş Bildirgesi”ni (EK-11) sürekli ikametlerinin ya da çalıştıkları yerin bağlı bulunduğu muhtarlık ile ikamet ettikleri veya çalıştıkları il ya da ilçede bulunan tarım müdürlüklerine onaylatıp, sürekli ikametlerinin bağlı olduğu veya çalıştıkları sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine müracaat etmeleri gerekmekte olup, sigortalılıkları müracaat ettikleri tarih itibariyle başlatılmaktadır.
Posta ile başvuruda sigorta başlangıcı olarak hangi tarih esas alınır?
Tarım veya orman işlerinde süreksiz sigortalılığın başlangıç tarihinin belirlenmesinde SSİY’nin 124 üncü maddesi gereğince adi posta veya kargo ile veya Sosyal Güvenlik Kurumuna doğrudan yapılan başvuru ve bildirimlerde, başvuru veya bildirimin Sosyal Güvenlik Kurumunun gelen evrak kayıtlarına intikal tarihi; taahhütlü, iadeli taahhütlü veya acele posta servisi yolu ile yapılan başvuru ve bildirimlerde ise başvuru veya bildirimin postaya verildiği tarih başvuru veya bildirim tarihi olarak kabul edilecektir.
İsteğe bağlı ssk (ek/5) kapsamındaki sigortalılık hangi hallerde sona erer?
5510 Sayılı Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanların sigortalılığı;
- 5510 Sayılı Kanunun 4 üncü maddeye istinaden sigortalı olarak çalışmaya başlamaları halinde çalışmaya başladıkları tarihten,
- Sigortalılıklarını sona erdirme talebinde bulunanların talep tarihinden,
- Prim borcu bulunanlardan talepte bulunanların primi ödenmiş son günden ya da prim ödemek istediği ayın sonundan,
- Gelir ya da aylık talebinde bulunanların aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden,
- Ölen sigortalının ölüm tarihinden,
İtibaren sonlandırılır.
10 Ekim 2015 Cumartesi
Muhtasar Beyannamenin 3 Aylık Dönemler Halinde Verilme İmkanı ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
Gelir
Vergisi Kanunu‘nun 98 inci maddesine göre vergi tevkifatı yapmaya mecbur
olanlar bir ay içinde nakden veya hesaben yaptıkları stopaja tabi ödemeler ile
bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın 20 nci günü akşamına kadar,
ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye
mecburdurlar.
GVK.’
nun 98 inci maddesi 3 üncü fıkrasında ise “Zirai ürün bedelleri üzerinden tevkifat
yapanlar hariç olmak üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha
az olanlar, 94. maddeye göre yapacakları tevkifatla ilgili muhtasar
beyannamelerini, bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek şartıyla her
ay yerine Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım aylarının 20. günü akşamına kadar
verebilirler.” hükmü bulunmaktadır. Bu hükmün uygulanması esnasında
mükelleflerin karşılaştığı sorunlar ve bu sorunların çözümüne ilişkin hususlara
aşağıda soru-cevap şeklinde yer verilmiştir:
Soru 1: Üç ayda bir muhtasar beyanname verme imkanından
yararlanabilmenin şartları nelerdir?
Cevap1: Üç
aylık beyanname vermek isteyen mükelleflerin aşağıdaki şartların
tümünü taşıması gerekmektedir:
- Çalıştırdıkları
hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olmalıdır,
- Yapılmış
tevkifatlar arasında zirai ürün bedellerinden yapılmış tevkifat bulunmamalıdır,
- Üç
aylık dönemler halinde muhtasar beyanname verileceği vergi dairesine önceden
bildirilmiş olmalıdır.
Bu şartları taşıyan stopaj sorumluları aylık dönemler yerine,
Kasım, Aralık, Ocak dönemi için Şubat ayının, Şubat, Mart, Nisan dönemi için
Mayıs ayının, Mayıs, Haziran, Temmuz dönemi için Ağustos ayının, Ağustos,Eylül,
Ekim dönemi için Kasım ayının ilk 20 günü içinde üçer bu aylık dönemlerde yaptıkları
stopajları bildirip ödeyebilirler.
Soru 2 : İş
merkezlerinin dışında şube ve iş yerleri de bulunan mükelleflerin
muhtasar beyanname
verilmesi esnasında işletmenin Türkiye çapında çalıştırdığı
toplam hizmet erbabı sayısının mı dikkate alınması gerekir?
Cevap 2: Bu
konuda Maliye İdaresi’ nin görüşü ile Danıştay’ın kararlarının
birbirinden farklı olduğu
görülmektedir. Maliye Bakanlığı’nın 11.03.1983
tarih ve GVK/2-2176-234/15789
sayılı Genel Yazısı’nda “Tüzel kişiliği haiz
işverenlerin,
özellikle bankaların yanlarında çalıştırdıkları hizmet erbabı
sayısının hesabında, anılan
işverenlerin tüzel kişilik olarak çalıştırdıkları
toplam hizmet erbabı sayısının
dikkate alınması gerekir” denilmiştir.
Danıştay 3.Dairesi, 24.04.1996 tarih ve E.1995/2960
K.1996/1484 no.lu kararında özetle merkez işyeri İstanbul’da bulunan şirketin
Bursa’ daki şubesinde çalıştırdığı üç işçisi için yapmış olduğu ücret
ödemelerine ait muhtasar beyannamelerini önceden haber vererek üç ayda bir ücret
ödemesi yaptığı yerdeki vergi dairesine vermesini uygun görmüştür. (Ancak bu
yönde yeterli içtihat oluşmamıştır.)
Bizim bu konudaki görüşümüz, kişi sayısı konusunun, verilen
her bir muhtasar beyanname için ayrı ayrı irdelenmesi gerektiği yönündedir.
Zaten tatbikatta, vergi daireleri kendilerine verilen muhtasar beyannamedeki
çalışan sayısı 10 u geçmediği sürece, beyannameyi veren mükellefin, Türkiye
çapındaki toplam çalışan sayısıyla ilgilenmeksizin üçer aylık dönemler
itibariyle verilen muhtasar beyannameleri kabul etmektedirler. Yasal açıdan
bakıldığında ise, GVK nun 98 inci maddesindeki “.......... çalıştırdıkları
........” ibaresi ile, o vergi dairesi çevresinde çalıştırdıkları mı yoksa,
o mükellefin tüm iş yerlerinde çalışanların toplamı mı kasdedildiği açık
değildir. Muhtasar beyannameler vergi dairesi çevrelerine göre ayrı ayrı
verildiğine (verilebildiğine) göre, kişi sayısını beyanname bazında ayrı ayrı
dikkate almak pratik açıdan ve mantıken daha uygun düşecektir. Kaldı ki,
yukarıda zikredilen muktezadaki “..... özellikle bankaların ........”
ibaresi kullanılmak suretiyle yapılan sektör ayrımının hiçbir yasal dayanağı
yoktur. (Sektör ayrımı, yasa metinde” Zirai ürün bedelleri üzerinden
tevkifat yapanlar hariç olmak üzere...” denilmek suretiyle yapılmış olup
başkaca bir ayrım yapılamaz.
Soru 3: Üç
aylık dönemlerde muhtasar beyanname verme uygulamasında yönetim ve denetim kurulu başkan ve üyeleri ile
denetçiler ve tasfiye memurları çalıştırılan hizmet erbabı sayısına dahil
edilmeli midir?
Cevap 3: Maliye
İdaresi çalıştırılan hizmet erbabı sayısına yönetim ve denetim
kurulları başkan ve üyeleriyle
tasfiye memurlarının dahil olduğu
görüşündedir. Nitekim İstanbul
Defterdarlığı, 21.10.1996 tarih ve B.07.4.
DEF.0.34.11.GVK-9-4892-9661 sayılı
özelgesinde bu görüşü
benimsemiştir. Ancak bu konuda
vergi yargısı farklı bir görüşe sahiptir.
Danıştay 4.Daire’ nin 25.03.1994
tarih ve E.1993/3557 K.1994/1829 no.lu
ve Danıştay 3. Daire’nin
04.05.1996 tarih ve E.1994/4574 K.1996/1502
no.lu kararlarında İstanbul Defterdarlığı’ nın verdiği
muktezanın aksine
yönetim ve denetim kurulu
üyelerinin şirket tüzel kişiliği adına hizmet
verdiği, bu sebeple bu kişilerin
işveren durumunda olduğu ve hizmet erbabı olarak nitelendirilemeyeceği,
dolayısıyle 10 kişilik haddin hesabında dikkate alınmayacağı açıklanmıştır.
Emekli olduktan sonra çalışmaya devam edenlerin hizmet erbabı sayısına dahil
olduğu kuşkusuzdur.
Soru
4 : Üç aylık dönemlerde beyanname
veren mükellefin şartlarını kaybetmesi durumunda yapması gereken işlemler
nelerdir?
Cevap 4: Mükellefler
üç ayda bir beyanname verme şartlarını kaybetmeleri halinde,
beyanname verme hakkını
kaybettikleri ay dahil olmak üzere bu aydan
itibaren tevkifatın yapıldığı
her ay için muhtasar beyanname vereceklerdir.
Nitekim bu konuya ilişkin
08.08.1996 tarih ve B.07.4.DEF.0.34.11.GVK-98-4807 sayılı özelgede de şu ifade
kullanılmıştır: “ ....Üç ayda bir
beyanname verme
imkanından yararlanıyor iken bu imkandan yararlanma hakkını yitiren işverenler
ve vergi sorumluları, üç ayda bir beyanname verme hakkını kaybettikleri aydan
itibaren (bu ay dahil), tevkifatın yapıldığı her ay için muhtasar beyanname vereceklerdir. Bu suretle
verilecek
beyannameye, üç ayda bir beyan
dönemine tabi olan önceki aylara ilişkin
vergi tevkifatları da dahil
edilecektir. Bu nedenle, muhtasar beyannamenizi üç ayda bir verme hakkını
Haziran ayından itibaren kaybettiğinizden aylık dönemler itibariyle muhtasar beyanname verilmesine Haziran
ayından itibaren başlanması gerekmekte olup, Mayıs ayına ilişkin vergi
tevkifatının da bu ayda verilecek beyannameye dahil edilmesi
gerekmektedir.”
Soru 5: Çalıştırılan
hizmet erbabı sayısı 10 un altına düştüğünde 3 ayda bir
muhtasar beyanname verilmesine ne
zaman başlanabilir ?
Cevap 5: Bizim anlayışımıza göre personel sayısının 10 un altına indiği
ayı izleyen aydan itibaren üç aylık döneme geçilebilmelidir. Mesela personel
sayısı Şubat ayında 9’a düşmüşse Şubat için aylık muhtasar beyanname verilir.
(Çünkü Şubat ayının bir kısmında personel sayısı 9 un üstündedir) Mart ve Nisan
aylarına ait stopaj ise, Şubat, Mart, Nisan üç aylık dönem muhtasarında
gösterilebilir. Zira mükellef Mart ve Nisan aylarını 10 un altında personel ile
geçirdiği için 20 Nisandan önce dilekçe vermek kaydıyla, Mayıs ayının ilk 20
günü içinde Mart ve Nisan kesintilerini tek muhtasar beyanname ile beyan
edebilmelidir.
Soru
6 : Ortaklığın feshedilmesi durumunda
üç ayda bir beyanname verme usulü aynı işi devam ettiren ortak tarafından da
sürdürülebilir mi?
Cevap 6: Bu
konuda Danıştay 4. Daire’ nin 13.11.1975 tarih ve E.1975/1162
K.1975/2955 no.lu kararıyla “yükümlünün
iş nevi ve yerinde herhangi bir
değişiklik
olmadığı, ortaklık devresindeki faaliyete aynen devam edildiği, bu durumda
ortaklık için kabul edilen üç ayda bir beyanname verme isteğinin aynı işe devam
eden yükümlü için de geçerli olması gerektiği” sonucuna varılmıştır.
Bu
gibi durumlarda üç ayda bir muhtasar beyanname verileceği yolundaki bir
dilekçenin vergi dairesine verilmesi, sorun çıkmasını önleyecektir.
Soru 7 : Yanında
hizmet erbabı çalıştırmayan ve GVK ‘nun 94. maddesinin 1. ve 2. bentleri
dışında ödemelerle ilgili tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler üç ayda bir
muhtasar beyanname verme hakkından yararlanabilir mi?
Cevap 7: Maliye
Bakanlığı 19.02.1982 tarih ve 2-2176-202/14684 sayılı muktezada “... yanında
hizmet erbabı çalıştırmamakla beraber 94. maddenin 1. ve 2. bentleri dışında
kalan ödemelerle ilgili olarak tevkifat yapmak zorunda olan mükelleflerin de
ödemede bulunduğu istihkak sahibi sayısına bakılmaksızın yukarıda belirtilen
ihtiyarilik hakkından yararlanması gerekmektedir..” görüşünü ifade
etmiştir.
Örnek
vermek gerekirse sadece kira geliri elde ettiği için hiç personeli bulunmayan
bir firma, ücret dışı stopajları için üç ayda bir muhtasar beyanname
verilebilir.
Soru 8 : Menkul
sermaye iratları (faiz, kar payı, istisna stopajı vs) açısından özellik var
mıdır ?
Cevap 8 : GVK
nun 99 uncu maddesine göre, menkul sermaye iratları üzerinden yapılan
stopajların, ayrı bir muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Bu
nedenle, GVK nun 94/6 ncı maddesinde yazılı stopajlar (istisna stopajları ve
kâr payı dağıtımı nedeniyle doğan stopajlar) ile diğer MSİ stopajlarının üç
ayda bir muhtasar beyanname verenler bakımından da ayrı olarak beyan edilmesi
ve bu beyanda da yine ilgili üç ayın işaretlenmesi gerekir.
Soru 9 : Önceden
dilekçe verilmeksizin üç aylık muhtasar beyanname verilirse ne olur ?
Cevap 9 : Önceden
bildirmeksizin üç aylık muhtasar beyanname verilirse tarhiyat cezalı olarak
yapılır, fakat re’sen takdire gidilmez. Bu beyanname bildirim dilekçesi sayılır
ve daha sonra verilecek üç aylık muhtasar beyannameler normal şekilde tahakkuka
konu edilir.
Soru 10 : Ücretlilere yıllık vergi iadesi (özel gider indirimi) açısından
üç ayda bir muhtasar beyanname veriliyor olması özellik taşır mı ?
Cevap 10: Üçer
aylık dönemler itibariyle muhtasar beyanname veren işverenler, 20 Şubat
akşamına kadar verecekleri, Kasım, Aralık, Ocak aylarına ait üç aylık döneme
ilişkin muhtasar beyannamelerinde, halen çalışmakta olan, emekli yahut, işten
ayrılmış olup yeni işvereni bulunmayan ve ölenlere ait vergi iadelerinin
toplamını mahsup edecek vergi iade tutarlarını da en geç 20 Şubat akşamına
kadar hak sahiplerine ödeyeceklerdir. (178 no.lu GV Genel Tebliği)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)