26 Ekim 2015 Pazartesi

E-Fatura ( Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği - Sıra No: 454 ) Haziran 2015

Maliye Bakanlığından:
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SIRA NO: 454)
1. Giriş
4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 ile mükerrer 242 nci maddelerinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden 14/12/2012 tarihli ve 28497 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 421 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile zorunluluk getirilen mükelleflere ilave olarak elektronik defter tutma ve elektronik fatura (e-fatura) uygulamasına dâhil olma zorunluluğu getirilen mükelleflerin kapsamının genişletilmesi ve ihracat işlemlerinde e-Fatura uygulamasına ilişkin usul ve esaslar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.
2. Elektronik Defter ve Elektronik Fatura Kullanma Zorunluluğu Getirilen Mükellefler
421 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile zorunluluk getirilen mükelleflere ilave olarak aşağıda sayılan mükelleflere elektronik defter tutma ve e-fatura uygulamasına geçme zorunluluğu getirilmiştir.
a) 2014 veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı 10 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler.
b) 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli I sayılı listedeki malların imali, ithali, teslimi vb. faaliyetleri nedeniyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’ndan lisans alan mükellefler. Bayilik lisansı olanlar, münhasıran bu lisansa sahip olmaları nedeniyle bu bent kapsamında değerlendirilmeyecektir.
c) Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli III sayılı listedeki malları imal, inşa ve ithal eden mükellefler.
(a) bendindeki şartı, 2014 hesap döneminde sağlayan mükellefler 1/1/2016 tarihinden itibaren, 2015 veya müteakip hesap dönemlerinde sağlayan mükellefler ise ilgili hesap dönemine ilişkin gelir/kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği tarihi takip eden hesap döneminin başından itibaren, (b) ve (c) bentlerinde sayılanlardan bu Tebliğin yayım tarihinden önce lisans alan veya mükellefiyet tesis ettirenler 1/1/2016 tarihinden itibaren, bu Tebliğin yayım tarihinden sonra lisans alan veya mükellefiyet tesis ettirenler ise, lisans aldıkları ya da mükellefiyet tesis ettirdikleri tarihi izleyen hesap döneminin başından itibaren elektronik fatura ve elektronik defter uygulamasına geçmek zorundadır. Bununla birlikte, lisans ya da mükellefiyet tesis tarihi ile izleyen hesap dönemi arasındaki sürenin üç aydan kısa olması halinde isteyen mükellefler bir sonraki hesap döneminin başından itibaren elektronik defter tutabilecekler ve e-Fatura uygulamasına geçebileceklerdir.
Örnek 1: (A) A.Ş. 2015 hesap dönemi sonu itibarıyla 10 Milyon TL brüt satış hasılatını aşmıştır. Bu durumda (A) A.Ş.’nin 31/12/2016 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak 1/1/2017 tarihinden itibaren elektronik defter tutmak ve e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.
Örnek 2: 1/7/XXXX-30/6/XXXX özel hesap dönemine tabi (B) Ltd. Şti. 30/6/2016 hesap dönemi sonu itibarıyla 10 Milyon TL brüt satış hasılatına ulaşmış bulunmaktadır. Bu durumda (B) Ltd. Şti.’nin, 30/6/2017 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak, kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği tarihi (31/10/2016) izleyen özel hesap döneminin başlangıcı olan 1/7/2017 tarihinden itibaren elektronik defter tutmak ve e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.
Örnek 3: (C) A.Ş. ÖTV I sayılı listedeki mallara ilişkin teslim faaliyetinde bulunması sebebiyle EPDK’dan 5/5/2012 tarihinde lisans almıştır. Buna göre, bu Tebliğin yayım tarihinden önce lisans alan (C) A.Ş.’nin 31/12/2015 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak 1/1/2016 tarihinden itibaren elektronik defter tutmak ve e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.
Örnek 4: (E) A.Ş. ticari faaliyeti ile ilgili olarak 5/5/2016 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurarak Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli III sayılı listeden dolayı mükellefiyet tesis ettirmiştir. Buna göre, bu Tebliğin yayım tarihinden sonra ÖTV III sayılı listedeki mallar nedeniyle mükellefiyet tesis ettiren (E) A.Ş.’nin, e-fatura ve e-defter uygulamasına geçmek için 31/12/2016 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak 1/1/2017 tarihinden itibaren elektronik defter tutmak ve e-Fatura uygulamasına geçmek zorundadır.
Örnek 5: (F) A.Ş. ticari faaliyeti ile ilgili olarak 5/10/2015 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurarak Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli III sayılı listeden dolayı mükellefiyet tesis ettirmiştir. Bu durumda, bu Tebliğin yayım tarihinden sonra ÖTV III sayılı listedeki mallar nedeniyle mükellefiyet tesis ettiren (F) A.Ş., mükellefiyet tesis tarihi ile izleyen hesap döneminin başlangıcı olan 1/1/2016 tarihi arasındaki sürenin üç aydan kısa olması nedeni ile 31/12/2015 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak 1/1/2016 tarihinden itibaren elektronik defter tutup  ve e-Fatura uygulamasına geçebileceği gibi; söz konusu uygulamalara 31/12/2016 tarihine kadar (bu tarih dahil) gerekli başvuruları yapıp hazırlıklarını tamamlayarak 1/1/2017 tarihinden itibaren de geçebilecektir.
10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar ile iktisadi kamu kuruluşlarının bu Tebliğ kapsamında elektronik fatura uygulamasına geçme ve elektronik defter tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Bu Tebliğ kapsamında elektronik fatura ve elektronik defter uygulamasına geçme zorunluluğu getirilen mükellefler; tam bölünme, birleşme (devralma şeklinde birleşme ve yeni kuruluş şeklinde birleşme) veya tür (nev’i) değişikliğine gitmeleri halinde devrolunan veya birleşilen tüzel kişi mükellefler ile tam bölünme veya tür (nev’i) değişikliği sonucunda ortaya çıkan yeni tüzel kişi mükellefler de e-Fatura uygulamasına geçmek ve elektronik defter tutmak zorundadır. Bu durumda uygulamalara geçme süresi hiçbir koşulda işlemin ticaret siciline tescil tarihini izleyen ayın başından itibaren 3 ayı geçemez.
3. İhracat İşlemlerinde e-Fatura Uygulaması
e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesi kapsamındaki mal ihracı ve yolcu beraberi eşya ihracı (Türkiye’de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında fatura düzenleyecek olanlar, bahsi geçen faturalarını da 1/1/2016 tarihinden itibaren e-fatura olarak düzenleyeceklerdir. Söz konusu faturaların e-fatura olarak düzenlenmesi ve gönderilmesine ilişkin usul ve esaslar ile uygulamadan yararlanma yöntemleri www.efatura.gov.tr adresinde yayımlanan “e-Fatura Uygulaması Gümrük İşlemleri Kılavuzu”nda ayrıntılı olarak açıklanacaktır.
Tebliğ olunur.

15 Ekim 2015 Perşembe

Uzun Süreli Raporlu Olanların Yıllık İzin Süresi Başlangıç Tarihi

Yıllık izin süreleri 4857 sayılı Kanunda belirlenmiştir.
İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir.

Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez.
Niteliklerinden ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara bu Kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümleri uygulanmaz.
İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;
a) Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara on dört günden,
b) Beş yıldan fazla on beş yıldan az olanlara yirmi günden,
c) On beş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmi altı günden,
Az olamaz.
Ancak on sekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz.
Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir.

Bazı durumlarda çalışan işçiler uğramış oldukları kaza yada hastalıklar nedeni ile uzun vadeli rapor alarak istirahatli olabiliyorlar.
Bu durumda işverenler yıllık izin tespitinde ise nasıl bir yol izleyeceklerdir.

Bunun içinde ihbar öneli süreleri dikkate alınıyor.

İş sözleşmeleri;
a) İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak iki hafta sonra,
b) İşi altı aydan bir buçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta sonra,
c) İşi bir buçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak altı hafta sonra,
d) İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirim yapılmasından başlayarak sekiz hafta sonra,
Feshedilmiş sayılır.
Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.

Örneğimizle konuyu açıklamak istersek;
(A)   A.Ş. çalışanı Mehmet Bey geçirdiği ağır trafik kazası sonucu işyerinden 5 aylık sağlık raporu ile ayrı kalmıştır.Bu durumda yıllık izin süresi tespiti için o tarihteki hizmet süresine  göre hesaplanacak bildirim süresine altı hafta daha eklenir ve eğer raporlu olduğu süre bu şekilde hesaplanacak süreden daha fazla ise, fazla olan kısım yıllık ücretli izninin hesaplanmasında değerlendirmeye alınmaz.

Mehmet Bey çalıştığı işyerinde 2 yılık Kıdeme sahiptir.01.02.2010 tarihinden itibaren (A) A.Ş. çalışmaya başlamıştır.
İlk yıllık izin dönemi ise 01.02.2011 tarihinde hak etmiş ve  14 gün olarak kullanmıştır.
01.05.2011 ve 01.10.2011 arasında trafik kazasından dolayı 5 ay raporlu olmuştur.

2012 yılında izin hakkının başlangıç süresi için 2 yıldan fazla hizmet süresi olanlar için ihbar öneli 6 haftadır ve uzun süreli raporlar için6 hafta eklenecek  12 hafta bulunarak yıllık izin hakkı  hesaplarken çalışılmış gibi sayılacak, geri kalan süre ise değerlendirmeye alınmayacaktır.

12 haftanın karşılığı 3 aylık süreye denk geldiğinden 5 aydan düşüldüğünde 2 ay kadar süre ileriye taşınarak 2012 yılına ait yıllık izin için başlangıç tarihi 01.04.2012 tarihinden itibaren başlayacaktır.

14 Ekim 2015 Çarşamba

Tevkifat

Tevkifat nedir?
Tevkifat sözlük anlamı olarak para konusunda kesintiler anlamdındadır. Vergi ile ilgili konularla muhattap olanların pekde yabancı olmadıkları bir konu.

Gelir vergisi tevkifatı nedir?
Gelir vergisi yasasının 94. maddesinde sayılan gelir türleri üzerinden, yasa maddesinde yer alan ve Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmiş oranlarda yapılan kesinti, gelir vergisi tevkifatı olarak adlandırılır.

Tevkifatlı fatura nedir?
Tevkifatlı faturanın normal fatura ve irsaliyeli faturadan bir farkı yoktur buradaki tek ayrım kdv ayrımıdır, devletin oto kontrol sağlıyarak alacağı olan kdv'yi sadece satıcı kanalı ile almak yerine ödeme ediminin düzgün olması için alıcı ve satıcı arasında bölüştürerek her ikisinden'de almasıdır.
Tevkifat yapacak kuruluşlar hangileridir?
1- Genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyeler,Köyler ve bunların teşkil ettikleri birlikler,
2- Döner sermayeli kuruluşlar,
3- Kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları,
4- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
5- Üniversiteler (vakıf üniversiteleri hariç),
6- Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları,
7- Bankalar ve özel finans kurumları,
8- Kamu iktisadi teşebbüsleri (Kamu İktisadi Kuruluşları, İktisadi Devlet Teşekkülleri),
9- Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar,
10- Organize sanayi bölgeleri ile menkul kıymetler, vadeli işlemler borsaları dahil bütün borsalar,
11- Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan kurum ve kuruluşlara ait olan (tek başına ya da birlikte) kurum, kuruluş ve işletmeler,
12- Hisse senetleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsasına kote edilmiş şirketler.
Tevkifat uygulanacak işlemler nelerdir?
1- Yapım işleri ile bu işlere ilişkin mühendislik-mimarlık ve etüt-proje hizmetleri,
2- Temizlik, bahçe ve çevre bakım hizmetleri,
3- Özel güvenlik hizmetleri,
4- Makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtlara ait tadil, bakım ve onarım hizmetleri,
5- Her türlü yemek servisi,
6- Danışmanlık ve denetim hizmetleri,
7- Yapı denetim hizmetleri,
8- Hisse senetleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsasına kote edilmiş şirketler.
Tevkifat uygulanmayacak durumlar nelerdir?

Tevkifat kapsamına giren bu işlemlerin tamamı “hizmet” mahiyetindedir. Katma Değer Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde tanımı verilen “teslim” mahiyetindeki işlemler bu bölümde düzenlenen tevkifat uygulaması kapsamına girmemektedir.Bu nedenle yukarıda sayılan kurum ve kuruluşların, tevkifat kapsamına giren hizmetlerde kullanılacak olanlar da dahil olmak üzere piyasadan yapacakları her türlü mal alımında tevkifat uygulanmayacaktır. Ancak kapsama giren hizmetleri ifa edenlerin bu amaçla kullandıkları mal, madde ve malzemelere ait tutarlar hizmet bedelinden düşülmeyecek, tevkifat, kullanılan malzemelere ait tutarlar da dahil olmak üzere toplam hizmet bedeli üzerinden hesaplanacaktır.

13 Ekim 2015 Salı

İsteğe Bağlı Sigortalılık

 Bir işyerinde 4/a yani SSK kapsamında çalışma imkanı bulunmayan fakat SSK’lı olursa daha erken emekli olabilecek kişiler için isteğe bağlı ssk ödemek çok daha avantajlı olmaktadır.
İsteğe bağlı ssk ödeme şartları nelerdir, kimler isteğe bağlı SSK’ ya prim ödeyerek emekli olabilir.
Devlet Memurlarında İsteğe bağlı Sigortalılık İsteğe bağlı tarım ssk (ek/5) ödeme şartları nelerdir?
- 5510 Sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)(SSK), (b)(Bağkur) ve (c)(Emekli Sandığı) bentleri ile 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi ve 2925 sayılı Kanun kapsamında çalışmamak,
- İsteğe bağlı sigortalı veya isteğe bağlı iştirakçi olmamak,
- Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklardan kendi sigortalılıklarından dolayı gelir veya aylık almamak,
- 18 yaşını doldurmuş olmak,

2015 İsteğe Bağlı Sigorta Prim Tutarları Tarım Bağ-Kur’lulardan geliri düşük olanlar isteğe bağlı ssk kapsamında prim ödeyebilirler mi?
5510 Sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamında(Tarım Bağkurlu) sigortalı olup yıllık tarımsal faaliyet gelirleri içindeki kazancının asgari ücretin altına düştüğünü muafiyet belgesi ile belgeleyen sigortalılar yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının prime esas günlük kazanç alt sınırına göre belirlenen tutardan az olduğunu “Sigortalılık Muafiyet Belgesi” ile belgeleyenler ek 5 inci maddeye göre isteğe bağlı sigortalı olabilirler.

İsteğe bağlı tarım ssk (Ek/5) için başvuru nasıl yapılır, gerekli belgeler nelerdir?
Tarım işlerinde süreksiz çalışanların “Tarım İşlerinde Hizmet Akdiyle Süreksiz Çalışanlara Ait Giriş Bildirgesi”ni (EK-11) sürekli ikametlerinin ya da çalıştıkları yerin bağlı bulunduğu muhtarlık ile ikamet ettikleri veya çalıştıkları il ya da ilçede bulunan tarım müdürlüklerine onaylatıp, sürekli ikametlerinin bağlı olduğu veya çalıştıkları sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine müracaat etmeleri gerekmekte olup, sigortalılıkları müracaat ettikleri tarih itibariyle başlatılmaktadır.

Posta ile başvuruda sigorta başlangıcı olarak hangi tarih esas alınır?

Tarım veya orman işlerinde süreksiz sigortalılığın başlangıç tarihinin belirlenmesinde SSİY’nin 124 üncü maddesi gereğince adi posta veya kargo ile veya Sosyal Güvenlik Kurumuna doğrudan yapılan başvuru ve bildirimlerde, başvuru veya bildirimin Sosyal Güvenlik Kurumunun gelen evrak kayıtlarına intikal tarihi; taahhütlü, iadeli taahhütlü veya acele posta servisi yolu ile yapılan başvuru ve bildirimlerde ise başvuru veya bildirimin postaya verildiği tarih başvuru veya bildirim tarihi olarak kabul edilecektir.

İsteğe bağlı ssk (ek/5) kapsamındaki sigortalılık hangi hallerde sona erer?
5510 Sayılı Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanların sigortalılığı;
- 5510 Sayılı Kanunun 4 üncü maddeye istinaden sigortalı olarak çalışmaya başlamaları halinde çalışmaya başladıkları tarihten,
- Sigortalılıklarını sona erdirme talebinde bulunanların talep tarihinden,
- Prim borcu bulunanlardan talepte bulunanların primi ödenmiş son günden ya da prim ödemek istediği ayın sonundan,
- Gelir ya da aylık talebinde bulunanların aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden,
- Ölen sigortalının ölüm tarihinden,
İtibaren sonlandırılır.

10 Ekim 2015 Cumartesi

Muhtasar Beyannamenin 3 Aylık Dönemler Halinde Verilme İmkanı ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Gelir Vergisi Kanunu‘nun 98 inci maddesine göre vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar bir ay içinde nakden veya hesaben yaptıkları stopaja tabi ödemeler ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın 20 nci günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar.

GVK.’ nun 98 inci maddesi 3 üncü fıkrasında ise “Zirai ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç olmak üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olanlar, 94. maddeye göre yapacakları tevkifatla ilgili muhtasar beyannamelerini, bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek şartıyla her ay yerine Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım aylarının 20. günü akşamına kadar verebilirler.” hükmü bulunmaktadır. Bu hükmün uygulanması esnasında mükelleflerin karşılaştığı sorunlar ve bu sorunların çözümüne ilişkin hususlara aşağıda soru-cevap şeklinde yer verilmiştir:

Soru 1:       Üç ayda bir muhtasar beyanname verme imkanından yararlanabilmenin şartları nelerdir?

Cevap1:      Üç aylık beyanname vermek isteyen mükelleflerin aşağıdaki şartların   
                   tümünü taşıması gerekmektedir:

-       Çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olmalıdır,

-    Yapılmış tevkifatlar arasında zirai ürün bedellerinden yapılmış tevkifat    bulunmamalıdır,

-    Üç aylık dönemler halinde muhtasar beyanname verileceği vergi dairesine önceden bildirilmiş olmalıdır.

Bu şartları taşıyan stopaj sorumluları aylık dönemler yerine, Kasım, Aralık, Ocak dönemi için Şubat ayının, Şubat, Mart, Nisan dönemi için Mayıs ayının, Mayıs, Haziran, Temmuz dönemi için Ağustos ayının, Ağustos,Eylül, Ekim dönemi için Kasım ayının ilk 20 günü içinde üçer bu aylık dönemlerde yaptıkları stopajları bildirip ödeyebilirler.



Soru 2 :      İş merkezlerinin dışında şube ve iş yerleri de bulunan mükelleflerin
                   muhtasar beyanname verilmesi esnasında işletmenin Türkiye çapında     çalıştırdığı toplam hizmet erbabı sayısının mı dikkate alınması gerekir?

Cevap 2:     Bu konuda Maliye İdaresi’ nin görüşü ile Danıştay’ın kararlarının
                   birbirinden farklı olduğu görülmektedir. Maliye Bakanlığı’nın 11.03.1983
                   tarih ve GVK/2-2176-234/15789 sayılı Genel Yazısı’nda “Tüzel kişiliği haiz
                   işverenlerin, özellikle bankaların yanlarında çalıştırdıkları hizmet erbabı
                   sayısının hesabında, anılan işverenlerin tüzel kişilik olarak çalıştırdıkları
                   toplam hizmet erbabı sayısının dikkate alınması gerekir” denilmiştir.

Danıştay 3.Dairesi, 24.04.1996 tarih ve E.1995/2960 K.1996/1484 no.lu kararında özetle merkez işyeri İstanbul’da bulunan şirketin Bursa’ daki şubesinde çalıştırdığı üç işçisi için yapmış olduğu ücret ödemelerine ait muhtasar beyannamelerini önceden haber vererek üç ayda bir ücret ödemesi yaptığı yerdeki vergi dairesine vermesini uygun görmüştür. (Ancak bu yönde yeterli içtihat oluşmamıştır.)

Bizim bu konudaki görüşümüz, kişi sayısı konusunun, verilen her bir muhtasar beyanname için ayrı ayrı irdelenmesi gerektiği yönündedir. Zaten tatbikatta, vergi daireleri kendilerine verilen muhtasar beyannamedeki çalışan sayısı 10 u geçmediği sürece, beyannameyi veren mükellefin, Türkiye çapındaki toplam çalışan sayısıyla ilgilenmeksizin üçer aylık dönemler itibariyle verilen muhtasar beyannameleri kabul etmektedirler. Yasal açıdan bakıldığında ise, GVK nun 98 inci maddesindeki “.......... çalıştırdıkları ........” ibaresi ile, o vergi dairesi çevresinde çalıştırdıkları mı yoksa, o mükellefin tüm iş yerlerinde çalışanların toplamı mı kasdedildiği açık değildir. Muhtasar beyannameler vergi dairesi çevrelerine göre ayrı ayrı verildiğine (verilebildiğine) göre, kişi sayısını beyanname bazında ayrı ayrı dikkate almak pratik açıdan ve mantıken daha uygun düşecektir. Kaldı ki, yukarıda zikredilen muktezadaki “..... özellikle bankaların ........” ibaresi kullanılmak suretiyle yapılan sektör ayrımının hiçbir yasal dayanağı yoktur. (Sektör ayrımı, yasa metinde” Zirai ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç olmak üzere...” denilmek suretiyle yapılmış olup başkaca bir ayrım yapılamaz.

Soru 3:       Üç aylık dönemlerde muhtasar beyanname verme uygulamasında yönetim  ve denetim kurulu başkan ve üyeleri ile denetçiler ve tasfiye memurları çalıştırılan hizmet erbabı sayısına dahil edilmeli midir?

Cevap 3:     Maliye İdaresi çalıştırılan hizmet erbabı sayısına yönetim ve denetim                  
                   kurulları başkan ve üyeleriyle tasfiye memurlarının dahil olduğu          
                   görüşündedir. Nitekim İstanbul Defterdarlığı, 21.10.1996 tarih ve B.07.4. 
                   DEF.0.34.11.GVK-9-4892-9661 sayılı özelgesinde bu görüşü
                   benimsemiştir. Ancak bu konuda vergi yargısı farklı bir görüşe sahiptir.
                   Danıştay 4.Daire’ nin 25.03.1994 tarih ve E.1993/3557 K.1994/1829 no.lu
                   ve Danıştay 3. Daire’nin 04.05.1996 tarih ve E.1994/4574 K.1996/1502
                  

no.lu kararlarında İstanbul Defterdarlığı’ nın verdiği muktezanın aksine
                   yönetim ve denetim kurulu üyelerinin şirket tüzel kişiliği adına hizmet
                   verdiği, bu sebeple bu kişilerin işveren durumunda olduğu ve hizmet erbabı olarak nitelendirilemeyeceği, dolayısıyle 10 kişilik haddin hesabında dikkate alınmayacağı açıklanmıştır. Emekli olduktan sonra çalışmaya devam edenlerin hizmet erbabı sayısına dahil olduğu kuşkusuzdur.

Soru 4 :      Üç aylık dönemlerde beyanname veren mükellefin şartlarını kaybetmesi durumunda yapması gereken işlemler nelerdir?

Cevap 4:     Mükellefler üç ayda bir beyanname verme şartlarını kaybetmeleri halinde,
                   beyanname verme hakkını kaybettikleri ay dahil olmak üzere bu aydan  
                   itibaren tevkifatın yapıldığı her ay için muhtasar beyanname vereceklerdir.
                   Nitekim bu konuya ilişkin 08.08.1996 tarih ve B.07.4.DEF.0.34.11.GVK-98-4807 sayılı özelgede de şu ifade kullanılmıştır: “ ....Üç ayda bir
beyanname  verme imkanından yararlanıyor iken bu imkandan yararlanma hakkını yitiren işverenler ve vergi sorumluları, üç ayda bir beyanname verme hakkını kaybettikleri aydan itibaren (bu ay dahil), tevkifatın yapıldığı her ay için  muhtasar beyanname vereceklerdir. Bu suretle verilecek
                   beyannameye, üç ayda bir beyan dönemine tabi olan önceki aylara ilişkin
                   vergi tevkifatları da dahil edilecektir. Bu nedenle, muhtasar beyannamenizi üç ayda bir verme hakkını Haziran ayından itibaren kaybettiğinizden aylık dönemler itibariyle  muhtasar beyanname verilmesine Haziran ayından itibaren başlanması gerekmekte olup, Mayıs ayına ilişkin vergi tevkifatının da bu ayda verilecek beyannameye dahil edilmesi gerekmektedir.” 

Soru 5:       Çalıştırılan hizmet erbabı sayısı 10 un altına düştüğünde 3 ayda bir
                   muhtasar beyanname verilmesine ne zaman başlanabilir ?

Cevap 5:     Bizim anlayışımıza göre personel sayısının 10 un altına indiği ayı izleyen aydan itibaren üç aylık döneme geçilebilmelidir. Mesela personel sayısı Şubat ayında 9’a düşmüşse Şubat için aylık muhtasar beyanname verilir. (Çünkü Şubat ayının bir kısmında personel sayısı 9 un üstündedir) Mart ve Nisan aylarına ait stopaj ise, Şubat, Mart, Nisan üç aylık dönem muhtasarında gösterilebilir. Zira mükellef Mart ve Nisan aylarını 10 un altında personel ile geçirdiği için 20 Nisandan önce dilekçe vermek kaydıyla, Mayıs ayının ilk 20 günü içinde Mart ve Nisan kesintilerini tek muhtasar beyanname ile beyan edebilmelidir.

Soru 6 :      Ortaklığın feshedilmesi durumunda üç ayda bir beyanname verme usulü aynı işi devam ettiren ortak tarafından da sürdürülebilir mi?

Cevap 6:     Bu konuda Danıştay 4. Daire’ nin 13.11.1975 tarih ve E.1975/1162     
                   K.1975/2955 no.lu kararıyla “yükümlünün iş nevi ve yerinde herhangi bir
                   değişiklik olmadığı, ortaklık devresindeki faaliyete aynen devam edildiği, bu durumda ortaklık için kabul edilen üç ayda bir beyanname verme isteğinin aynı işe devam eden yükümlü için de geçerli olması gerektiği” sonucuna varılmıştır.

                   Bu gibi durumlarda üç ayda bir muhtasar beyanname verileceği yolundaki bir dilekçenin vergi dairesine verilmesi, sorun çıkmasını önleyecektir.

Soru 7 :      Yanında hizmet erbabı çalıştırmayan ve GVK ‘nun 94. maddesinin 1. ve 2. bentleri dışında ödemelerle ilgili tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler üç ayda bir muhtasar beyanname verme hakkından yararlanabilir mi?

Cevap 7:     Maliye Bakanlığı 19.02.1982 tarih ve 2-2176-202/14684 sayılı muktezada “... yanında hizmet erbabı çalıştırmamakla beraber 94. maddenin 1. ve 2. bentleri dışında kalan ödemelerle ilgili olarak tevkifat yapmak zorunda olan mükelleflerin de ödemede bulunduğu istihkak sahibi sayısına bakılmaksızın yukarıda belirtilen ihtiyarilik hakkından yararlanması gerekmektedir..” görüşünü ifade etmiştir.

                   Örnek vermek gerekirse sadece kira geliri elde ettiği için hiç personeli bulunmayan bir firma, ücret dışı stopajları için üç ayda bir muhtasar beyanname verilebilir.

Soru 8 :      Menkul sermaye iratları (faiz, kar payı, istisna stopajı vs) açısından özellik var mıdır ?

Cevap 8 :    GVK nun 99 uncu maddesine göre, menkul sermaye iratları üzerinden yapılan stopajların, ayrı bir muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.

                   Bu nedenle, GVK nun 94/6 ncı maddesinde yazılı stopajlar (istisna stopajları ve kâr payı dağıtımı nedeniyle doğan stopajlar) ile diğer MSİ stopajlarının üç ayda bir muhtasar beyanname verenler bakımından da ayrı olarak beyan edilmesi ve bu beyanda da yine ilgili üç ayın işaretlenmesi gerekir.

Soru 9 :      Önceden dilekçe verilmeksizin üç aylık muhtasar beyanname verilirse ne olur ?

Cevap 9 :    Önceden bildirmeksizin üç aylık muhtasar beyanname verilirse tarhiyat cezalı olarak yapılır, fakat re’sen takdire gidilmez. Bu beyanname bildirim dilekçesi sayılır ve daha sonra verilecek üç aylık muhtasar beyannameler normal şekilde tahakkuka konu edilir.

Soru 10 :    Ücretlilere yıllık vergi iadesi (özel gider indirimi) açısından üç ayda bir muhtasar beyanname veriliyor olması özellik taşır mı ?

Cevap 10:   Üçer aylık dönemler itibariyle muhtasar beyanname veren işverenler, 20 Şubat akşamına kadar verecekleri, Kasım, Aralık, Ocak aylarına ait üç aylık döneme ilişkin muhtasar beyannamelerinde, halen çalışmakta olan, emekli yahut, işten ayrılmış olup yeni işvereni bulunmayan ve ölenlere ait vergi iadelerinin toplamını mahsup edecek vergi iade tutarlarını da en geç 20 Şubat akşamına kadar hak sahiplerine ödeyeceklerdir. (178 no.lu GV Genel Tebliği)